11 Aralık 2009 Cuma

güven

güven kelimesi garip bir kelime.bir durumu mu belirtir yoksa sadece bir duygu mudur bilemeyiz bir türlü.birine güvenmeye başladığımızı düşünürüz ama aslında o birini ilk gördüğümüzde mi güvenmeye başlarız?neden güveniriz başkasına hayatta kendimizden başka tam anlamıyla bilebileceğimiz biri olmadığını bilmemize rağmen?işte bu ve bunun benzeri sorular tam anlamıyla kafa sulandırmakta,her şeyi anlamaya çalışan bireylere sorun oluşturmakta.peki bunları neden yazıyorum sorusu ise çok ayrı bir durum.çünkü neden yazdığımı bile bilmiyorum.insanların yarattığı zaman kavramı içinde yüzüp duruyoruz.önümüze bakmaksızın sadece günümüz bizim için önemli bu yüzüş de ve birileriyle karşılaşıyoruz bu puslu denizde.görmüyoruz onları sadece hissediyoruz.güveniyoruz onlara çünkü içimizde bir şeyler boğulursan seni çıkartır diyor zorda kalırsan seni korur ama tanımıyoruz onu.o da bizi tanımıyor ama biliyor ki ona güveniliyor neden güvenilir olduğunu o bile bilmiyor.gereksiz duygular içinde bu güvenilir olma durumunu düşünüyor.neden güvenilirim?ne yaptım da bana güvendiler?sonra o da ona güvenenlere güvenmeye başlıyor çünkü düşünebiliyor ve aklına ilk gelen şey güvenin karşılıklı bir duygu olabileceği.güveniyor ona güvenen diğer varlıklara.farkına varıyor sonra ona güvenenler sadece ona güveniyorlar sadece ona güveniyorlar ve onun onlara güvenmemesi gerekiyor bu güvenin oluşması için.eğer güvenilen varlık diğer varlıklara güvenirse bu güven olmuyor sadece güvenilen varlığı kandırma oluyor.çünkü güvenilen varlık başkalarına güvenemez.onun görevi sadece o varlıkların insan olduklarını hatırlatmak.yaşadıklarını,bir yerde olduklarını,dokunduklarını hissettiklerini bilmelerini sağlamak.peki güvenilen kişinin insan olduğunu kim hissettirecek?ona şöyle diyorlar :"güvenilir olma!"